top of page
Search
balabansenem

Yaşantımızı Sağlamlaştırmanın Yolları

YAŞANTIMIZI SAĞLAMLAŞTIRMANIN YOLLARI*


Teal Swan



Kendimizi ve hayatımızın çeşitli alanlarını sağlamlaştırmak her daim iyi bir fikir olmakla birlikte sağlamlığın önemi bugünün dünyasında kritik düzeydedir. Sağlamlığı en basit ve öz şekilde anlatmak istersek onu oluşturan iki temel parçadan bahsedebiliriz: Birincisi, güçlüklere dayanma becerisi, ikincisi güçlükler karşısındaki adaptasyon becerisi. Yani bir şey sağlam olabilmek için, hem dayanıklı olmalı hem de uyum sağlayabilmelidir. Herhangi bir şeyin bu iki özelliği içerip içermediğine bakarak o şeyin ne kadar sağlam olduğunu anlayabiliriz. Örneğin olumlu tavrınız hayatınızda sadece iyi şeylerin vuku bulmasına bağlı ise, zihniyetiniz sağlam bir zihniyet değildir. Ya da mesela maddi durumunuz tek bir işten aldığınız paraya bağlıysa ve o işten çıkarılma ihtimaliniz varsa maddi durumunuz sağlam değildir. Birkaç farklı gelir kaynağı yaratmak, böylece gelirlerden biri kesildiği takdirde destek kuvvete sahip olmak maddi durumunuzu sağlamlaştırır. Ya da bir başka örnek… İlişkilerde kırılmalar yaşanması kaçınılmazdır. İlişkileri güvenli kılan, bu kırılmaları çözüme ulaştırma becerisidir. İlişkilerinizdeki sorunları çözüme ulaştırmayı bilmiyorsanız ya da ilişkide olduğunuz kişiler sorunları çözmeye istekli değilse ilişkileriniz sağlam değildir. Bir sorun olduğunda bunu nasıl çözeceğinizi biliyorsanız ve ilişki içinde olduğunuz kişiler çözüm bulmaya istekliyse ilişkileriniz sağlamdır.


Sağlamlığın önemi, evrenin bize karşı olmasından kaynaklanmıyor. Sağlamlığın önemi, hayatımızın farklı farklı alanlarında muhalif kuvvetlerle karşılaştığımız zaman dayanıklı olmaya ve dahi hem kendi kuvvetimize hem de hayatımızdaki farklı unsurların kuvvetine güvenmeye ihtiyaç duymamızdan geliyor. Muhalif kuvvetlerin illa ki size karşı olması gerekmediğini de unutmayın. Örneğin değişen zamana ve değişen taleplere adapte olmayıp işleri hala aynı şekilde yürütmeye devam eden pek çok işletmenin zor yoldan öğrenmiş olduğu gibi, değişim, hayatımızda bir çeşit talihsizlik olarak rol oynayabilir.


Hayatımız boyunca hepimiz, bir şeyin sandığımız kadar sağlam olmadığını keşfettiğimiz durumlar yaşayacağız. Böyle keşiflerin sonucunda karşı karşıya kalınan, bir illüzyon yaşamış olma hissi ve kırılganlık çok korkunçtur. Bunu sıfıra indirmenin bir yolu olmamakla birlikte, bizi ya da hayatımızı oluşturan bir unsurun sağlamlığını derinlemesine sorgulayarak ve onun sağlamlığını artırmak üzere çaba harcayarak zayıflık, katılık, kırılganlık, hassasiyet, başarısızlık, çöküş ve kayıp gibi şeyleri yaşama olasılığımızı azaltabiliriz. Şimdi, hayatımızı sağlamlaştımak için uygulayabileceğimiz bazı somut yöntemler sunacağım:


1. Kendinizde ve hayatınızın çeşitli alanlarında (ve hayatınızdaki çeşitli unsurlarda) nelerin sağlam olmadığını tespit edin. Bu egzersizin amacı hayatımızın her alanını sağlamlık açısından iyice gözden geçirmektir. Siz genel olarak ne kadar sağlamsınız? İlişkilerinizin her biri ne kadar sağlam? İçinde yaşadığınız topluluk ve bu topluluğun yapısı ne kadar sağlam? Ekonomik durumunuz ne kadar sağlam? Yaşam biçiminiz ne kadar sağlam? İşletmeniz ne kadar sağlam? Planlarınız ne kadar sağlam? Hayatın amacına ve anlamına ilişkin algınız ne kadar sağlam? Zihniyetiniz ne kadar sağlam? Duygusal olarak ne kadar sağlamsınız? Sağlığınız ne kadar sağlam? Yaşadığınız çevre ne kadar sağlam? Ardından, her bir alanı daha küçük parçalara ayırmalısınız. Örneğin: İlişkilerimdeki iletişim biçimim ne kadar sağlam? Ya da işletmemde çalışan kişileri elde tutma stratejilerim ne kadar sağlam? Dolaşım sistemim ne kadar sağlam? Bu soruları cevapladıktan sonra eğer bir vizyon panonuz varsa onun başına oturup hayatınızda gerçekten sağlamlık yaratacak değişiklikleri yapın. Düşünün: X’i nasıl daha sağlam hale getiririm?

2. Beklenmedik durumlar için planınız nedir? Beklenmedik durumlar için alternatif planlar üretmek sağlamlığımızı oldukça artırır. Hiçbir şeyi kanıksamayın ve hiçbir şeye “asla bitmeyecek” gözüyle bakmayın. Birçok insan bunu zor yoldan öğrenmiştir. Pek çok ünlü müzisyen ya da sporcunun beş parasız kalmasının nedeni budur. Alternatif planlar tabii ki sadece maddi durumumuz için değil, her konuda önemlidir. Bunun iş konusundaki örneği, gelir sağlamanın farklı yollarını bulmak ve böylelikle tek bir ürüne ya da hizmete bel bağlamamak olabilir. Bunun sağlıkla ilgili örneği, bir tedaviyi bütün gayretinizle denemek; ama eğer işe yaramazsa başka bir tedavi denemek olabilir. Bunun ikametle ilgili örneği, oturduğum evde kalmak için elimden geleni yapmak, ama maddi durumumun bozulması halinde bir ev arkadaşı bulma fikrine açık olmak olabilir. Bazı kişiler, beklenmedik durumlar için yedek planlar üretmenin, hayatlarında kötü bir şey olacağı düşüncesini beslemek anlamına geldiğini düşünürler. Bazı insanların evlilik sözleşmesi fikrinden nefret etmesinin bir nedeni de budur. Onlar evliliklerinin kuvvetine inanmak isterler ve sözleşme yapmayı, boşanmaya ya da evliliğe dair inançsızlığa enerji akıtmak olarak görürler. Ben sizden, beklenmedik durumlara hazırlık için yapılan planlara farklı bir gözle bakmanızı isteyeceğim: Bilakis, tıpkı arabada emniyet kemeri takınca olduğu gibi, bu planlar sizi daha güvende ve güçlü hissettirme potansiyeli hasebiyle, meydana gelebilecek herhangi bir olası kötü senaryo hakkında düşünmenizi, endişelenmenizi ve böyle bir senaryoya enerji akıtmanızı engelleyebilir. Bu açıdan, alternatif planlar sizi zorluklar karşısında gafil avlanmaktan korumakla kalmaz, enerjinizi kötü olaylara odaklamaktan da korur.


3. Korkularınızla yüzleşin ve onları entegre edin. Hiçbir şey sağlamlığı korku kadar baltalayamaz. Ve hiçbir şey sağlamlığı korkuları entegre etmek kadar artıramaz. Korku bizi yönetiyorsa eğer, arkamızda konuşlanıyor ve bizi oradan kontrol ediyordur. Bizimse arkamızı dönüp korkumuzla yakınlık kurmamız gerekir. Bu şu anlama gelir: Korkumuzu görmeli, duymalı, hissetmeli ve onu derinlemesine anlamaya çalışmalıyız. Sonra da bunu yaparak edindiğimiz bilgiyi kullanmalı ve korkumuzla savaşmak yerine onu çözüme kavuşturmak için zihinsel, duygusal ve fiziksel seviyede yapılması gerekenleri yapmalıyız. Bunu yaptığımız takdirde korkumuz artık bizi kontrol edemez, dolayısıyla başkaları da korkumuzu kullanarak bizi kontrol edemez. Bunu yaptığınız takdirde ne kadar güç kazanacağınızı, uyum sağlama ve dayanma kabiliyetinizin ne kadar artacağını gözünüzde kolayca canlandırabilirsiniz. Konuya daha derinlemesine girmek isterseniz, Yalnızlığın Anatomisi** adlı kitabımdaki bölümlerden biri tamamiyle bu konuya ayrılmış durumda.


4. Bir destek ağı oluşturun. Sağlamlık, özerklik geliştirmekle ilgili olduğu kadar karşılıklı tabiiyet*** inşasıyla da ilgilidir. Günümüz dünyası bağımsızlığa değer vermekte; bağımlılığı ise ayıplamaktadır. Toplum öyle yapılandırılmıştır ki insanlar birbirinden gittikçe daha fazla ayrı düşmüş, gittikçe daha çok şeyi kendi başlarına yapar hale gelmişlerdir. Fakat sorun şu ki insanların diğer insanlara ihtiyacı vardır. İnsan, mensupları bir diğerine ilişkisel anlamda muhtaç olan bir türdür. Bir destek ağına sahip olmanız ve başka insanların destek ağlarının parçası olmanız, o insanların enerjisini ve zihinsel, duygusal, hatta fiziksel kaynaklarını kendi sağlamlığınıza ekleyebileceğiniz anlamına gelir. Kimi bağımlılar sokaklara düşerken kimilerininse hayatına devam edebilmesi nedensiz değildir. Aradaki fark, kaynaklardır. Aradaki fark, ikinci grubun destek ağına sahip olup birinci grubun destek ağına sahip olmamasıdır. Güçlü bir destek ağını korumanın yolu da vermek/desteklemektir. Zihinsel, duygusal ve fiziksel kaynaklarınızı başkalarıyla da paylaşarak onların sağlamlığına katkıda bulunun. Bir gruptaki diğer insanların sağlamlığı sizin sağlamlığınıza da katkı sağlar. İletişim becerileri ise bunun çok önemli bir parçasıdır. Ayrıca işbirliğinin sağlamlık konusundaki önemli etkenlerden olduğunu asla unutmayın. İki akıl bir akıldan üstündür, çok akıl ise iki akıldan üstündür.


5. Değişimle yüz yüze geldiğinizde onu kabul edin. Keza değişimle eninde sonunda yüz yüze geleceğinizi de kabul edin. Sağlamlığın inşasında katı, eğilmez, bükülmez olmak işe yaramaz. Sağlamlığın inşasında inkar işe yaramaz. Değişime ne kadar uyum sağlar, ne kadar esnek olur ve ne kadar değişimle birlikte (ona direnmeden) hareket ederseniz o kadar iyidir. İnkar ve kaçınmanın zıttı kabuldür. Bir şeyi kabul etmek demek, onun geçerliliğini ya da sahihliğini tasdik etmek demektir. Bunu yaparak, o şeyi görmezlikten gelmek ve onu içeri almama amaçlı mücadele etmek yerine varlığınızı ona açıp onu içeri alıp sindirmek için zemin hazırlamış olursunuz. Bir şeyi kabulün, o şeyden hazzetmekle ilgisi yoktur. Kabulün, bir şeyi hoş görmek ya da lanetlemekle ilgisi yoktur. Kabulün, bir şeyi değiştirmek isteyip istememenizle ilgisi yoktur. Kabul, bastiçe, bir şeyi onun varlığını tasdik edecek kadar geçerli görebilmekle, onu yok saymak üzere mücadele etmemekle ilgilidir. Sağlam olmak istiyorsanız gerçekleri görmelisiniz. Bu konuyu iyice anlamak için Reality (Gerçeklik) başlıklı videomu izleyebilirsiniz. Kendinize sorun: “Yüzleşmekten korktuğum için inkar ettiğim ya da kaçındığım neler var?” Bir liste yapın. İnkar oldukça derinlere iner; fakat genelde sizi nahoş bir gerçeğe karşı uyarmaya çalışan, içinizdeki o küçük sesi tamamen susturacak kadar derine inmez. Sonra listenizdeki her bir madde için kendinize sorun: “Eğer beni inkara davet eden ses bu kadar yüksek olmasaydı alttaki nahoş ses bana bu durumla ilgili ne söylerdi?” Bu nahoş gerçekleri kabul edip edemeyeceğinizi gözetin. Kontrolün kendinizde olmasını seven biriyseniz dahi, inkarda iken kontrolü aslında koyveriyor olduğunuzun farkına varın. Nahoş bir durumun gerçeğini kabul etmediğiniz sürece o durum üzerinde hiçbir etkiniz olamaz. Zamanla kontrolü kaybedersiniz ve siz isteseniz de istemeseniz de olaylar kendi akışında ilerler. İnkar işe yaramaz, çünkü gerçekte nerede durduğunuzu bilmediğiniz sürece nereye gitmek istediğinizi de bilemez ve buradan oraya varmak için gereken adımları atamazsınız. Olanlara dair inkar içinde olmayıp sadece, olanları kabul etmeye direniyor da olabilirsiniz. Unutmayın ki, gerçeklerle ve geri alınamayacak olaylarla bu şekilde savaşarak değerli zamanınızı ve enerjinizi harcıyorsunuz. Ve unutmayın ki evrim, dolayısıyla da değişim, bu evrenin modus operandisi olduğu için değişim kaçınılmazdır. Soru, değişim dalgası geldiğinde sizin onu kollayıp onunla birlikte mi yoksa ona karşı mı hareket edeceğinizdir. Bu eylemlerden biri sizi sağlamlaştırırken diğeri çöküşe götürecektir. Unutmayın, ne kadar adapte olabilirseniz o kadar sağlamlaşırsınız.


6. Sıkıntılara ilişkin bakış açınızı değiştirin. Sıkıntılarla ilgili genel tavrınız, hem onlara nasıl karşılık verdiğinizi hem de bedeninizin hangi stres kimyasallarını salgılayacağı gibi biyolojik mekanizmaları belirler. Sıkıntılara karşı tavrınız nasıl? Bir sıkıntıyla karşılaşınca tepkiniz ne oluyor? Tavrınız ve verdiğiniz tepki sizi sağlamlaşmaya ve başarıya mı yoksa çöküş ve başarısızlığa mı yaklaştırıyor? Sağlam insanlar zorlukların onları daha güçlü, daha iyi ve daha engin kıldığını düşünürler. Onlar zorlukları birer öğrenme ve değişim daveti, kendi niyetlerini ve stratejilerini yeniden gözden geçirmek üzere bir çağrı olarak görür. Bu onların skıntılardan hazzettiği anlamına gelmez. Kimse sıkıntıdan hazzetmez. Zorlukları, sıkıntıları kendinize sevdirmeye çalışmayın. Sadece onların içinde nasıl bir değerin gizli olduğunu ve bunu kendi yararınıza nasıl kullanabileceğinizi anlamaya çalışın. Bunun yanında, sıkıntılı bir duruma atfettiğiniz anlamla ilgili çok ama çok dikkatli olmalısınız. Verilen yanlış bir anlam, zorlukların sizden bir şeyler götürmesini engelleme ve onları hayatınıza katkı sağlayan şeylere dönüştürme kapasitenizi ve sağlamlığınızı tahrip edebilir. Bu konu hakkında daha fazla bilgi edinmek için Meaning, The Self Destruct Button (Kendini İmha Butonu; Anlam)**** adlı videomu izleyebilirsiniz. Deneyimlediğiniz şeydeki olumlu anlamı aramayı unutmayın.


7. Öz-Yeterlik Geliştirin. Öz-yeterlik hem zorlukların üstesinden gelme becerinize, hem de zorluklara dayanma ve onlara rağmen başarıya ulaşma becerinize olan inancınız ya da güveninizdir. Dikkat ederseniz, hayatınızın bazı yönlerine ilişkin diğer yönlere nazaran daha fazla öz-yeterlik sahibi olduğunuzu fark edersiniz. Küçük bir örnek verecek olursam, mutfaktaki yeteneğine güvenen biri, gerekli pek çok malzemenin eksik olduğu bir mutfakla karşılaştığında öz-yeterlik içinde olacaktır; öte yandan aynı durumda, mutfakta kendine güvenmeyen birinin derhal cesareti kırılacak, bu kişi daralıp bunalacak, hatta belki vazgeçecektir. Öz-yeterlik sahibi olduğunuz alanların farkına varıp bunun keyfini çıkarmak için kendinize izin verin ve öz-yeterlik hissettiğiniz alanları hayatınızda birer kaynak olarak kullanın. Güçlü olduğunuz konuları bilin. Hayatın bir yönüne ilişkin öz-yeterliğe sahip olmadığınızı fark ettiğiniz zaman ise kendinize şunu sorun: “Bu şeye dair becerime güvenmem için ne gerekiyor olabilir?” Bu alanlarda kendinizi eğitmenin, bilgi ve beceri edinmenin size büyük faydası olacaktır. Şöyle düşünün: Kendi yiyeceklerini yetiştirmeyi bilen biri, gıda sisteminde bir sıkıntı olduğunda oldukça fazla öz-yeterlik hisseder. Yapmaya çalıştığımız şey, sadece başınıza gelenlerin üstesinden gelmenizi değil, başınıza gelenlerin içinden muzaffer çıkmanızı da sağlamaktır. Ne kadar yetkin hisseder ve ne kadar yetkinlik sahibi olursanız o kadar öz-yeterlik deneyimlersiniz.


8. Kontrol edemediklerinizi bırakıp kontrol edebildiklerinize odaklanın. Daima. Üzerinde kontrolümüz olmayan şeyleri fazlaca düşünüp bu düşüncelerle sıkılıp bunalmak çok kolaydır, çünkü o şeyler bizim için en büyük tehdittir. Öte yandan eğer bir şey kontrol dışıysa, tanım gereği orada hiçbir gücünüz yoktur. Bunun yerine, içinde bulunduğunuz durumlardaki arayışınız nelere ilişkin güç sahibi olduğunuzla ilgili olsun. Üzerinde hiçbir kontrolünüzün olmadığı kapalı bir kapı söz konusuysa, siz açık bir pencere arayın. Neyi yapamayacak durumda olduğunuza odaklanmayın. Neyi yapabilecek durumdasınız? Zira kişisel güç, sağlamlığın çok önemli bir öğesidir. Take Your Power Back (Gücünüzü Geri Alın) adlı videomu izlemeniz size bu konuya ilişkin fayda sağlayabilir.


9. Bir amaç bulun ya da yaratın. Amaç duygusu sizi daha sağlam kılar. Nokta. Hayat amacı insana elde edebileceği en büyük sağlamlığı getirir. Paniklemeyin, bir amaç sahibi olmak için hayat amacınızın ne olduğundan emin olmanız gerekmiyor. Yaşadığınız herhangi bir durumun içinde onu arayabilir, hatta yaratabilirsiniz. Örneğin, bir kişi maruz kaldığı haksız davranışlar sonucu sağlamlığının azaldığını hissediyor olabilir; ama bu kişi mücadele etmeye devam etmenin kendi gibi başka insanlar için daha adil bir dünya yaratacağını düşünür ve yaptığı şeyde bir amaç olduğuna karar verirse o zaman çok daha sağlam hale gelecektir, o zaman daha da fazlasına, daha uzun süre dayanabilecektir. İnsanlar amaç duygusu olmadan acıya katlanamaz. İnsanlar amaç duygusu olmadan enerjilerini kendilerini güçlü bir şekilde harekete geçirmek üzere kullanamazlar. Dolayısıyla… O amacı bulun. Bir olayda bütün enerjinizi harekete geçmeye yöneltmenizi sağlayacak amacı içtenlikle arayın ve bulun.


10. Bilinçli bir şekilde olumluya odaklanın. Olumlu odak, kaygan bir zemindir. Eğer olumlu odağı bir şeyden kaçınmak için kullanıyorsanız***** onu kullanarak gerçeğe direniyorsunuz demektir. Bunu, olumsuz bir gerçekle baş edebileceğinize inanmadığınız için yaparsınız; fakat bu sizi güçsüzleştirir, çünkü sizi inkara iter. Tüm bunları belirtmekle birlikte... Gerçekleri görüp kabul ettiğiniz müddetçe, hayat deneyimlerinizdeki gerçek olumlulukları da görmeye çalışmak sağlamlığınıza katkıda bulunur. Aslında bu durumda gerçeğe daha hakimsinizdir, çünkü bir deneyim ya da durum her zaman için hem olumluyu hem de olumsuzu içerir. Gerçeklikle yakın temas halinde olmak, madalyonun iki yüzünü de aynı anda görmek demektir. Sağlam olmayan kişiler gerçekliğin olumlu tarafını görmekte zorlanırlar. Olumluyu fark etmek, hayatlarındaki olumlu şeylerin listesini yapmak ve olumlu bir bakış geliştirmek onlar için zordur. Ama buna bilinçli olarak çaba göstermek dayanma gücünüzü, tahammülünüzü, adaptasyon becerinizi ve başarı oranınızı artırır.


11. Şu soruyu cevaplayın: Bana ne enerji verir? Daha fazla enerjiye sahip olmak sağlamlığınızı artırır; fakat insanlar kendilerine enerji verecek şeyleri nadiren öncelikleri haline getirirler. Sağlam olmak istiyorsanız gelgelelim, size enerji verecek şeyleri bilinçli ve dolaysız olarak önceliğiniz haline getirmek zorundasınız. Bu şeyler herkes için farklı olacaktır. Örneğin: Sosyalleşmek bir kişiye enerji verirken başkasının enerjisini azaltabilir. Dikkat isteyen bir belgesel izlemek bir kişiye enerji verirken bir başkasından enerji alabilir. Yapılacaklar listesindeki her şeyi hemen halletmek bir kişiye enerji verirken bir başkasından enerji alabilir. Size enerji veren her şeyin bir listesini yapın ve bu listede yer alan maddeleri düzenli olarak uygulayın. Size enerji veren ve sizden enerji alan şeylerin günden güne ya da andan ana değişebileceğini de unutmayın. Ne zaman zayıf düşmeye, yorulmaya ya da tükenmeye başladığınızı hissederseniz kendinize sorun: “Şu anda bana ne enerji verir?”


12. Sağlamlığı, dayanıklılık ve adaptasyon sağlamaya, başarı elde etmeye ve zorluklarla baş etmeye dair zihinsel, duygusal ve fiziksel taktiklerin beslediği kuvvet olarak düşünün. Zihinsel düzeydeki taktiklere örnek olarak şunları verebiliriz: Bilgi edinmek, bakış açınızı değiştirmek, eleştirel düşünmek, problem çözme becerisi geliştirmek, muhakeme etmek, plan yapmak, amaç bulmak, olumlu düşünmek. Duygusal düzeydeki taktikler şunlar olabilir: Kendi duygularınızı ifade etmek, onları düzene sokmak, onlarla ilgilenmek ve duygularınızın size ilettiği, size kendinizle ilgili bilgi veren kişisel gerçeğinize kulak vermek. Fiziksel düzeydeki taktikler için şu örnekleri verebiliriz: Harekete geçmek, bir konu hakkında düşünmekten ziyade o konuda bir şeyler yapmak, fiziksel değişiklikler yapmak, insanlarla bağlantı kurmak, beslenmenize dikkat ederek, egzersiz yaparak, uykuya önem vererek ve yaşam tarzınızı iyileştirerek güçlü bir bedene sahip olmak. Ve sağlığınıza iyi gelip enerji seviyelerinizi yükselten şeyler yapmak. Meditasyon bu üç alanın üçünde de size güç kazandıracak bir yöntem örneği. İnsan, varoluşun bu üç katmanını da barındıran bir varlıktır. Gerçekten sağlam olmak için bu alanların üçünde de güçlenmelisiniz. Zihinsel, duygusal ve fiziksel olarak kuvvetlenmeye bakmalısınız. Ayrıca her bir katmanın diğerleriyle iç içe geçtiğini ve diğerlerini etkilediğini de unutmamalı.


Bu arada eğer şu anda bir buhran yaşadığınızı düşünüyorsanız bilin ki buhranlar sağlamlığınızı test eder. Dolayısıyla da şu anda sağlamlığınız ciddi biçimde test ediliyor olmalı. Size bu konuda yardımcı olmak için bir online eğitimim var. İsmi How to Thrive in a Crisis. Bu eğitimde sağlamlığınızı artırmanız ve buhran sürecinden muzaffer çıkmanız için bazı derslerle ve detaylı egzersizlerle size adım adım eşlik ediyorum. Daha fazla bilgi için tealswan.com/crisis****** linkini ziyaret edebilisiniz.


Sağlamlık kazanmak, hayattaki zorluklara karşı bağışıklık kazanmak demek değildir. Yine zorlanacak, incinecek, olumsuz duygular hissedecek ve istemediğiniz şeyler yaşayacaksınız. Ne var ki sağlam olduğunuz takdirde bunlar sizi yıkmayacak. Şifa bulabilecek ve sıkıntıları başarıya çevirmek için gereken güce sahip olacaksınız. Sıkıntıların başarınızdan çalmak yerine sizi başarıya götürdüğü bir hayat hayal edin. O zaman, sağlamlık aşkına, sizi yazar Elizabeth Edwards’ın sözleriyle baş başa bırakmak istiyorum: “Fırtınanın ortasında durdu ve rüzgar ne zaman yatışsa o, yelkenleri ayarladı.”


Çeviri: Senem Balaban







* - Bu yazı Teal Swan'ın, aşağıdaki linklerden ilkinde yer alan yazısının çevirisi; Türkçesi ikinci linkte yer alan, 2021 öngörülerini sunduğu yazısının da devamıdır. (İkinci linkteki yazıyı okuduysanız, elinizdeki bu yazının baş kısmı tekrar gibi gelebilir.)


1- https://tealswan.com/resources/articles/how-to-create-resiliency-r435/


2- https://tealswantr.wixsite.com/tealswantr/post/2021-öngörüleri


- Yazıda sözü geçen videoları Teal Swan’ın Youtube kanalında bulabilirsiniz; fakat İngilizce. Aynı videoların yazılı hali de (yine İngilizce olarak) var. Teal Swan’ın blogunda yer alıyor.


** Yalnızlığın Anatomisi, Teal Swan, Kuraldışı Yay., Çev: Senem Balaban


*** Aşağıdaki linkte Teal Swan’ın “Tabiiyet iyidir” adlı, karşılıklı tabiiyete ilişkin yazısı (Türkçe) yer almaktadır.


https://tealswantr.wixsite.com/tealswantr/post/tabiiyet-i-yidir



**** Teal Swan’ın The Anatomy of Loneliness kitabında da Meaning, The Self Destruct Button adlı bir bölüm var. Kitabın Türkçesi olan Yalnızlığın Anatomisi’nde bu başlık “Öz Yıkım Butonu: Anlam” olarak geçiyor (s:78).


***** Olumlu odağı, inkar ve kaçınma maksatlı kullanmakla ilgili bir yazı okumak isterseniz Teal Swan, Abraham-Hicks ve Dr. Scott Peck’in söylediklerinden yararlanarak olumlu odak ile gölge çalışmasını karşılaştırdığım, hangi noktada olumlu odaktan vazgeçip gölgeye dönmenin daha faydalı olabileceğine de değinen yazımın linki:


https://www.senembalaban.com/post/gölge-anlaşılmadan-işığın-keyfi-çıkmaz



****** Bu kurs ücretli. Fakat ilk beş dersi ücretsiz. Bu kursla ilgili olarak Teal Swan insanoğlunun her türlü krizi zaten bir şekilde atlattığını, önemli olanın krizlerden en az yarayla çıkmak olduğunu, bu kursun amacının da bunu öğretmek olduğunu söylüyordu. Ben ilk beş dersi (ücretsiz kısmı) izlemiştim. Oldukça iyi. İngilizce bilenler bakabilir. Örneğin 2. ders olan “Respond Instead of React”te pek çok terapistin ve kişisel gelişimcinin dilinde olan “tepki verme, yanıt ver” tavsiyesi için Teal Swan “Bu insanlar (terapistler vs) bu tavsiyeyi veriyor, ama bunun nasıl yapılacağı hakkında ya çok az şey söylüyor ya da geçici, yüzeysel çözümler öneriyorlar” minvalinde konuşuyor ve hatırladığım kadarıyla (aylar önce izlediğim için hayal meyal hatırlıyorum) bu konuda hem somut ve etkili hem de sorunun yüzeyde görünen belirtisine değil, kökenine yönelik çözüm yöntemleri sunuyordu.


Recent Posts

See All

Comments


Post: Blog2_Post
bottom of page