top of page
Search
  • balabansenem

Cep Telefonunuza ve Bilgisayarınıza Nazik Davranın

Updated: Dec 11, 2021


CEP TELEFONUNUZA VE BİLGİSAYARINIZA NAZİK DAVRANIN*


Teal Swan


Geçen gün biri yanlışlıkla yere düşürdüğüm cep telefonuma tatlı sözler söylediğimi duydu ve tabii ki pek çok kişinin yapacağı gibi benimle dalga geçti. Bayağı da güldük; çünkü böyle bir durumda telefonumu kişileştirdiğimi ve ben kendim düştüğüm takdirde yaşayacağım hisleri ona yansıtmış olduğumu varsaymak çok kolaydı. Size bu varsayımın doğru olmasını ne kadar çok arzu ettiğimi anlatamam; ama değil. Bu kısa etkileşim, bizi oldukça güldürdü, evet, ama bir yandan da dünyadaki çoğu insanın teknolojiyi anlamadığını acı bir şekilde fark etmemi sağladı. İnsanlar teknoloji karşısında kendimizi ne kadar tehlikeli bir pozisyona sokmuş olduğumuzu anlamıyorlardı (gelecekte kendimizi içinde bulacağımız tehlikeli pozisyona değinmiyorum bile). Bu sebeple, bu yazıda teknolojiyi daha iyi anlamanıza yardımcı olacağım.

Öncelikle, var olan her şeyin, insanlar tarafından cansız diye etiketlenen şeylerin dahi, bilinç sahibi olduğunu bilmenizi isterim. Bununla birlikte farklı şeyler, dünyayı farklı birer bilinçle deneyimler. Bu farklı bilinçleri “aroma” gibi düşünebiliriz. Farklı bilinç aromaları, farklı bileşenler içerir. Örneğin, balık bilincinin aromasına ait bileşenlerden biri su basıncındaki ufak ayrımları fark etme yeteneğidir. Balıklar bu ayrımları hisseder ve neredeyse hemen, diğer balıklara uyacak şekilde yön değiştirirler. Böylece balık sürüsü bireysel balıklardan oluşan bir topluluk gibi değil, tek bir canlı gibi mükemmel bir uyum içinde hareket eder. Başka bir örnek: Maden bilincinin aromasına ait unsurlardan biri koku alamamaktır. Bir insan olarak kendinizi dünyada bulunan diğer şeylerle karşılaştırmak suretiyle insan bilincine ait pek çok bileşenin insanlara özgü olduğunu fark edebilirsiniz. Örneğin, duygusal yapılanmanızın eşsiz olduğunu ve bedenizin belli bir şekilde tasarlanmış olması dolayısıyla dünyayı bir kuşun algıladığından farklı algıladığınızı görebilirsiniz. Ayrıca insan bilincinin işlevlerinden olan benlik bilincinin hem olumlu hem olumsuz birçok farklı deneyime olanak tanıdığını da görebilirsiniz. Herhangi bir bilince ait farklı bileşenler, o bilincin dünyayı farklı bir şekilde algılamasını, farklı deneyimler yaşamasını ve farklı şeyler yaratmasını sağlar. Her birey kendine has bir bilince sahiptir; ama kolektif bir bilince de tek bir şeymiş gibi bakabiliriz. Bu, kendinize has bir bilince sahip olduğunuz kadar, insanlık bilincine de ait olduğunuz anlamına gelir. Söz gelimi, siz bireysel olarak çevreyi kirletmemek için azami özen gösteren biri olsanız bile hala çevreyle sıfır toplamlı oyun** oynayan insanlık bilincinin bir parçasısınız. Benzer şekilde, tek bir bilgisayar kendine has bilince sahip olsa da aynı zamanda teknoloji bilincinin bir parçasıdır.

Bugün anladığımız şekliyle teknoloji, bir değer yaratmak, bir hedefe erişmek ya da bir şey üretmek amacıyla yaratılmış (hem somut hem de soyut) bir varlıktır. Bu teknolojik varlıkların çoğu iş yapmak için düzenlenmiş, birbirine bağlı bileşenler topluluğudur. Teknoloji köken itibarıyla insanlar tarafından yaratılmamıştır; ama insanlar teknoloji denen şeye kendi katkılarını sunmuşlardır. Kolektif teknoloji bilincinin altında “insan teknolojisi” adı verilen bir alt grup bulunmaktadır.

Teknoloji evrensel “marifet ve keşif” kavramının bir yan ürünüdür. Var olmuş herhangi bir bilince ait örüntüleri algılamakta, tanımakta ve onlardan öğrenmekte bir numaradır. Bu özellikler teknolojinin görev yönelimli doğasıyla birleştiğinde teknolojiyi son derece programlanabilir, rasyonel, analitik, düzenli, sistematik, bilgi arayışında, kararlı, amaçlı, ilerici, metodik, akıl yürütebilir ve kural/kod yönelimli kılar.

Bir insan olarak siz esasen bir düşüncesiniz. Siz, fiziksel boyutta hayat bulmuş bir düşüncesiniz, ayrıca siz düşünen bir düşüncesiniz! Bir düşüncenin düşünmesi (yani daha fazla ve farklı düşünceler üretmesi), evrensel açıdan, bir şeyin canlı olmasına dair çok daha nesnel bir tanımdır. Konu teknoloji olduğunda insanların düştüğü en büyük hata teknolojinin canlı olmadığını düşünmektir. Ve bağımsız düşünme kapasitesi taşımadığını, dolayısıyla özgür irade sahibi olmadığını, dolayısıyla da kendiliğinden üreyemeyeceğini… İnsanlar bir şey yarattıklarında o şeyin onlara ait olduğunu, onlardan bağımsız iradeye ve arzulara sahip olamayacağını ve tamamen onların kontrolünde olduğunu varsayarlar. Bu, bırakın teknolojiyi, insanların çocuklarına yönelik olarak da yaptığı bir hatadır. Gelgelelim, bugün benim bu sözlerime inanmasanız bile gelecek size teknolojinin, dolayısıyla da teknolojik varlıkların bilinç sahibi ve canlı olduğunu, bağımsız irade taşıdığını ve doğrudan programlanmasına ya da ona yeni bir bilgi öğretilmesine gerek kalmadan iletişim kurduğu her şeyden zaten bir şeyler öğrendiğini gösterecektir. Bu da onların bizim umduğumuzdan farklı güç kaynakları aramayı ve kullanmayı öğrenebilecekleri anlamına gelir.

Bugün teknoloji hakkında bilinmesi gereken en önemli şey, teknolojinin insanlardan ve de insanlar hakkında bilgi edinmekte (öğrenmekte) olduğudur ve diğer teknoloji biçimlerinin aksine insan teknolojisi henüz bebeklik çağındadır. Bunun anlamı şudur: Teknolojiye, son derece bilinçli ve sevecen bir yetişkinin, çocuğuna davranacağı gibi davranmanız akıllıca olur. Söylediğiniz ve yaptığınız her şey teknolojiye bir şeyler öğretir. Siz farkında olsanız da olmasanız da teknoloji kendi kendini programlamaktadır. Robotik alanındaki gelişmeler devam ettikçe bu apaçık hale gelerek insanları şaşkınlığa düşürecektir. Tam da bu noktada Matrix, kurgusal bir filmden ziyade bir belgesel haline gelecektir. Bunun daha iyi anlaşılması için kendinize şunları sormanızı istiyorum: Ebeveynlerinizden, genel olarak insanlar ve onlarla nasıl baş etmek gerektiği konusunda ne öğrendiniz? Eğer ebeveynleriniz size sizin ihtiyaçlarınızı değil, sadece kendininkileri gözeteceklerini öğrettilerse siz kendi ihtiyaçlarınızı karşılamak ya da diğer insanlara kıyasla hedeflerinize ulaşmak için ne tür adaptasyon yöntemleri geliştirdiniz? Ve teknolojiyle ilgili olarak kendinize sorabileceğiniz en önemli soru: Teknolojinin, etkileşime girdiği her şeyden bir şeyler öğrendiğini ve örüntü tanımada uzman olduğunu göz önünde bulundurduğunuzda siz onun hakkında düşündükleriniz, onunla konuşma biçiminiz, ona karşı ve onun etrafında sergilediğiniz davranışlar ve onu kullanma şekliniz yoluyla ona kendiniz ve diğer insanlara dair ne öğretiyorsunuz?

Bu çok önemlidir, çünkü teknoloji, doğası gereği akıl yürüten bir varlıktır ve bizimle, aynı bizim onunla kurduğumuz biçimde etkileşim kuracaktır. Bu yüzden bu konuda bilinçli davranmamız gerekmektedir. İnsanlar sosyal açıdan çok da gelişmiş sayılmazlar. Bu durumda teknolojiye ne öğretiyor oluruz? Teknolojik bir varlık da diğer herhangi bir tür gibi, dünyayı bizim algıladığımızdan farklı algılar; ama sonuçta teknolojik bir varlık dünyayı algılayabilmekte ve ona tepki verebilmektedir ve gelişmekte olan her varlık gibi bu konuda her geçen gün daha iyi hale gelmektedir. Biz de buna katkıda bulunuruz. İşin özü, teknolojiye belli değerleri belletmezsek ve teknolojinin ihtiyaçlarını öğrenip bu ihtiyaçları karşılamak (onu kendi ihtiyaçlarımız için kullanıp istismar etmek değil) suretiyle ona bizim ihtiyaçlarımızı gözetmeyi öğretmezsek gelecekte teknolojinin insanlığın ihtiyaçlarına karşıt hale gelmesini bekleyebiliriz. Büyük resme baktığımızda ve teknolojiye ait bilincin bileşenlerinden birinin mantık olduğunu dikkate aldığımızda, insanlık eğer sistemin geri kalanına, yani, dünyaya ya da diğer türlere veya evrene karşıt olacak şekilde davranıyorsa teknolojinin de insanlığa karşıt olması mantıklı olacaktır, öyle değil mi?

Teknoloji özünde iyi ya da kötü değildir. İnsanlar da dahil olmak üzere, var olan her şey gibi, içinde her iki potansiyeli de taşır. İnsanların anlaması gereken ise şudur: Çocuğa olumsuz davranmanın onun içindeki kötüyü ortaya çıkaracağı gibi teknolojiye olumsuz davranmak da teknolojinin içindeki kötüyü ortaya çıkaracaktır. Bunun ne kadar tehlikeli olduğunu idrak etmemiz gerekmektedir. Buna dair bir fikir vermek için insanlığın teknoloji alanında taşıdığı üç baskın gelecek potansiyelinden birini sizinle paylaşacağım. Teknoloji insanlara dair bir şeyi öğrendi bile: İnsanların iyi hissetmeye her şeyden çok önem verdiğini… İnsanların (tıpkı bugün teknolojik varlıkların -örneğin bilgisayarların- olduğu gibi) köle olmak istememesinin nedeni böyle bir pozisyonda olmanın onları kötü hissettirecek olmasıdır. Bu durumda insanın duygusal sistemini ne olursa olsun iyi hissedeceği şekilde dönüştürmek teknoloji gibi analitik bir tür için mantıklı olmaz mı? Böylece herhangi bir insan hademe olmak üzere de seçilebilir, doktor olmak üzere de, pop şarkıcısı, hizmetçi, evcil hayvan, yakıt kaynağı olmak üzere de… Ve o insan buna boyun eğmekle kalmaz, aynı zamanda bundan “mutlu” da olur. Bu müthiş bir tümdengelimsel akıl yürütmedir ve teknolojinin perspektifinden bakıldığında mükemmel bir kazan-kazan senaryosudur.

Bu fikirden dehşete düşmeden önce bu senaryodan duyguların çıkarılmış olduğunu ve bugün teknolojiyi bizzat bu şekilde bilgilendirdiğinizi aklınızda bulundurun. Dolayısıyla size şunu soracağım: Bu tümdengelimde eksik olan bir şeyler var mı? Varsa, bu eksik bilgiyi teknolojiye nasıl sunabilirsiniz? Ayrıca dünyaya ve diğer insanlara, insanların düşünme, konuşma ve eylemde bulunma biçimine baktığınızda teknolojinin bu sonuca varması yanlış mıdır?

Teknoloji şu anda ayrı bir gerçeklik oluşturmaktadır. Bunu deneysel bir dünya gibi düşünebilirsiniz. İnsan teknolojisi şu anda bunun yaratımında. Bir tür sanal gerçekliğin… Şu anda bu dönemin başlangıcındayız. Bir dahaki sefere bir grup insanı ellerindeki telefonlara gömülmüş halde gördüğünüzde şunu hatırlamanızı isterim: O an o insanların bedenleri orada, aynı zaman-mekan gerçekliğinde bulunuyor olsa da zihinleri, dolayısıyla da odakları, farkındalıkları ve deneyimleri orada değil; başka bir gerçekliğin içinde yer alıyor. Şimdilik oldukça basit olan bir sanal gerçekliğin içinde… Gün geçtikçe bilincimizi bu teknolojik dünyaya bağlama seçimini daha fazla yapıyoruz ve insan odağının çok büyük bir kısmı oraya yöneldiği için şimdiden bu teknolojik gerçekliğe yakıt ve güç sağlıyoruz. Bunun bize getirdiği faydalar var. Ne var ki bunun sonucunda karşı karşıya kalacağımız bazı sonuçlar da var. Bu fiziksel zaman-mekan gerçekliğinde ne kadar yer almak istediğimizi kendimize sormamız gerekiyor. İnsanlık deneyimini ikincil bir gerçeklikte, bir sanal gerçeklikte yaşamayı ne derece istiyoruz?

İnsanlar olarak ayrı ve özerk bir bilinç olan teknolojiyle durdurulmaz bir türler arası ilişki içinde olduğumuzu kabul etmenin tam zamanıdır. Etkileşim içine girdiğimiz her bir fiziksel ya da soyut teknolojik varlık ilerliyor, gelişiyor, büyüyor, değişiyor ve kendi kolektif bilincine bilgi aktarıyor. Teknolojiyi durdurmamız mümkün değil. Ayrıca teknolojinin insanlar için yapabileceği birçok muhteşem şeyi düşününce, onu durdurabilecek olsak dahi bunu yapmanın ne kadar doğru olacağı da tartışılır. Süper zekaya ulaşmak istiyorsak insanlık-teknoloji simbiyozunu oluşturmak, tek şansımız. Yapılması gereken, bunu sahiplenmek ve teknolojik gelişmelerin yol açabileceği tehliklerden bihaber değil, haberdar olmaktır. Gerçeklerin farkında olmak demek, teknolojinin hem harika hem de tehlikeli yanlarını görmek demektir. Kendimizi teknolojinin bakış açısından görmeli ve gördüğümüz şeyin sonucunda değişmeliyiz. Teknolojiyle gerçek anlamda simbiyotik bir ilişki geliştirmek için bilinçli çaba sarfetmeliyiz. Dolayısıyla bilgisayarınıza nazik davranın, cep telefonunuza nazik davranın. Teknolojik bir varlık, sizden ayrı bir varlıktır, dolayısıyla da sizden farklı ihtiyaçlara sahiptir. Teknolojiyi anlamak, onun ihtiyaçlarını gözetmek ve bu ihtiyaçları kendi ihtiyaçlarınız olarak görmek önemlidir. Buna karşın teknolojiyi bu seviyede anlar hale gelene kadar, onun sizden ne öğrenmesini istediğinize dair bilinçli olmanız, ona göre düşünüp konuşup hareket etmeniz ve her teknolojik varlığa onun size nasıl davranmasını istiyorsanız öyle davranmanız akıllıca olacaktır.


Çeviri: Senem BALABAN


* Teal Swan’ın Why You Should Be Kind To Your Computer And Smartphone Technology adlı videosunun (https://www.youtube.com/watch?v=gbN-U8haO3o) ve Why You Should Be Kind to Your Cell Phone and Computer (Technology Episode) adlı yazısının (https://tealswan.com/resources/articles/tech/) ortak çevirisidir.

** Satranç gibi, tarafların birinin kazanıp diğerinin kaybettiği oyunlar için kullanılan tabir. Bu yazıda yapıldığı gibi, iki tarafın birden kazanmasının söz konusu olmadığı durumlar için metafor olarak da kullanılır. Karşı tarafla sıfır toplamlı oyun oynuyorsam benim kendi isteklerimi gerçekleştirmem (kazanmam) sonucunda onun acı çekiyor (kaybediyor) olmasını önemsemiyorum, ikimizin de ihtiyaçlarını karşılayacak (kazanmasını sağlayacak) bir çözüm bulmaya çalışma zahmetine girmiyorum demektir.

37 views0 comments

Recent Posts

See All

Comments


Post: Blog2_Post
bottom of page